Özüm ARZIK ERZURUMLU
  • HOME PAGE/ ANA SAYFA
  • ABOUT/ HAKKINDA
  • SERVICES/ HİZMETLER
    • SIMULTANEOUS INTERPRETATION/ SİMULTANE ÇEVİRİ
    • CONSECUTIVE INTERPRETATION/ ARDIL ÇEVİRİ
    • LIAISON INTERPRETATION/ EŞLİK ÇEVİRİSİ
    • WHISPER INTERPRETATION/ FISILTI ÇEVİRİSİ
    • TRANSLATION/ YAZILI ÇEVİRİ
    • WORKING CONDITIONS/ ÇALIŞMA KOŞULLARI
    • INTERPRETING EXAMPLES/ÇEVİRİ ÖRNEKLERİ
  • CONTACT/ İLETİŞİM
  • BLOG/ YAZILAR
    • DENMARK/ DANİMARKA
    • ITALY/ İTALYA
    • GREECE/ YUNANİSTAN
    • FRANCE/ FRANSA
    • PORTUGAL/ PORTEKİZ
    • BELGIUM/ BELÇİKA
    • THAILAND/ TAYLAND
    • NEW YORK CITY

Greece/ Yunanistan

Symi 

7/23/2015

0 Comments

 
Picture
Daha önce giden bir arkadaşımız “En güzeli Simi” demişti de, inanamamıştık. Kesinlikle haklı çıktı.  İtalyanlar bu adaya sahip oldukları dönemde evlerin mavi beyaza boyanmasını yasaklamış, her ne kadar döneminde faşist bir eylem olsa da, adanın görünümüne yansıması pek bir güzel olmuş. Zira evler pastel renklerde, resmen resimden fırlamış önünüze uzanmış gibi. İndiğimizde Dorian Otel’in sahibi karşıladı bizi limanda, otele götürdü. Zaten limana iki dakika çıktı otel. Ve güzel haber geldi: Suit oda boştu, ben de sizi upgrade ettim dedi otel sahibi. Yani iki katlı otel odası aşığı ben hayallerindeki otel odasına kavuştu:) Country tarzı el yapımı mobilyalar ve Simi manzaralı mavi kapılı bir balkon beni benden almaya yetti de arttı. İlk akşam üç bin nüfuslu, sahili on dakikada biten bu güzelim adada bir aşağı bir yukarı dolaştık. Otel sahibimize adanın ünlü Manos restoranınını sorduk, pahalı orası dedi.

Sonra trip advisor’daki yorumlara bakınca hakikaten overrated olduğunu fark ettik. Kişi başı 50 eurodan aşağı kalkan olmamış resmen. Hatta “tabak kırmak için ödüyorsunuz oraya yemek için dceğil” ifadesini görünce kesinlikle Manos değil dedik. Daha hesaplı bir yerde yedik yemeği, zaten bir gece öncesinden deniz mahsulüne doyan ve “aman kilo alırım, dokuzdan sonra yemek yemem” diyen ben bir greek salata ile (yahu bildiğimiz çoban salata) yetindim. Bu arada Simi, Fransa’nın St. Tropez’si gibi fiyatlar açısınıdan. Yani Güney Fransa’nın diğer kentleri Nice ve Cannes dahil görece daha makulken rakamlar açısından St. Tropez’de her şeyin fiyatı, kahve de dahil, bir anda en az iki katına fırlıyordu. İşte Simi de diğer adalara göre daha pahalıymış. 

Yatıyla gelip limana demirleyen azımsanmayacak sayıda insan var. Mesela ik gecemizde Ömer Sabancı’nın yatı Desire limandaydı. Adada en kalabalık turist kafilesi Türkler olunca pek çok kişininin “Sabancı burada yatıyla” sohbetine kulak misafiri olmadık desek yalan olur. Limana dönecek olursak giysi ve hediyelik dükkanları sayı olarak iki elin parmaklarını geçmemekle birlikte çok sevimilier. Türk bir grup "Hacımemiş(Alaçatı) gibi burası” diye konuşuyordu. Haklılar ancak rakamlar Alaçatı’yı sollar geçer. Hele Manos restoranın sahibinin eşinin butiğinde bir kotun 600 euro olduğunu düşünürsek....

İkinci gün bir bota atlayıp iki sahil gezdik Ardından Pedi’ye geçtik ancak ne aradığımız denizi ne aradığımız güzelliği bulamadık burada. Önerim Pedi yerine koylardan denize girmeniz. İkinci akşam yemeği limanın sakin olan ucunda Thalos’ta yedik. Restoran sahibi hangi tatlıyı alalaım derken cevizli kek ve dondurma ikram etti. Sonra hesabı öderken kahveler de “on the house” demesiyle hesabımız yalnızca 45 euro tuttu iki kişi. Burası limanın dolu kısmına göre daha sakin ancak yine de mutlaka rezervasyonlu gidilmesi gereken (biz ve bizden sonraki çift masa bulabilen son insanlardık), romantik ve beyaz sandalyeli şık bir restoran. Ben yine ahtapot ızgara söyledim ama Kos’takinini yanında bu hem daha küçük hem daha sertti. Bu arada bir detay daha: greek coffee with mastique’e dikkat. Biz bunu bildiğimiz sakızlı kahve zanettik oysa ki türk kahvesi ve yanında sakız lükörü çıktı:)

Üçüncü günü yani güzel sevimli adadaki son günümüzde merkezden girdik denize, limanın sonrundaki plajdan. Plajın resotaranında da yemeğimizi yiyip ayrıldık adadan. Bu arada bir yanlış anlama daha Türkiye’de ton balığı salatası isteseniz ne gelir: yeşillikli koca bir kase salata gelir. Burada beş kaşıklık yoğurtlu bir ton balığı geldi şaştım kaldım.

Adadaki son sürprizi otel sahibimiz check out’ta bize iki buzdolabı magneti hediye ederek yaptı. Ben bizi Rodos’a götürecek gemiye binerken hala “ben bir kere daha yürüyeceğim limanda” diyordum, nitekim yürüdüm de güzel evlerine baka baka. Demem o ki, doyamadım Simi’ye. Hoş daha uzun kalsan ne yapardın ki diyebilirsiniz, yanıtım şu olur: Her gün bir başka kahvede kahvaltı yapar, her gece başka restoranına, barına giderdim. Zazten öyle ufak ki bu sabah kahvaltı yaparken “dünkü teknedeki amca, dün teknede gördüğümüz çift” gibi her 10 geçenden neredeyse 5’ini çıkarabiliyorduk artık. Ufak ve sevimli yerleri seviyorum ben: Cunda’yı, Alaçatı’nın boş halini, Bodrum Torba’yı. Yani Simi tekrar gelinecek bir yer olur umarım.  




Picture
Picture
Picture
Picture
0 Comments



Leave a Reply.

    Özüm Arzık Erzurumlu

    İşi gereği ve merakı gereği bol seyahat eden konferans tercümanı 

    Archives

    August 2015
    July 2015

    Categories

    All

    RSS Feed

Powered by Create your own unique website with customizable templates.
  • HOME PAGE/ ANA SAYFA
  • ABOUT/ HAKKINDA
  • SERVICES/ HİZMETLER
    • SIMULTANEOUS INTERPRETATION/ SİMULTANE ÇEVİRİ
    • CONSECUTIVE INTERPRETATION/ ARDIL ÇEVİRİ
    • LIAISON INTERPRETATION/ EŞLİK ÇEVİRİSİ
    • WHISPER INTERPRETATION/ FISILTI ÇEVİRİSİ
    • TRANSLATION/ YAZILI ÇEVİRİ
    • WORKING CONDITIONS/ ÇALIŞMA KOŞULLARI
    • INTERPRETING EXAMPLES/ÇEVİRİ ÖRNEKLERİ
  • CONTACT/ İLETİŞİM
  • BLOG/ YAZILAR
    • DENMARK/ DANİMARKA
    • ITALY/ İTALYA
    • GREECE/ YUNANİSTAN
    • FRANCE/ FRANSA
    • PORTUGAL/ PORTEKİZ
    • BELGIUM/ BELÇİKA
    • THAILAND/ TAYLAND
    • NEW YORK CITY